10 Aralık 2024 Salı
Ecrimisil (Haksız İşgal Nedeniyle Tazminat) Davası
Anlamlı Gün ‘24 Kasım’
En düşük emekli maaşı 12 bin 500
Hayat Olimpiyatlarında Düşmeden Hedefe Doğru
Kanser hastalarına moral oldu: seramik atölyesinde umut ve dayanışma günü
Merhaba
Eğitim sistemimizin büyük kaybı bence öğrencilerimize öğrenmeyi, alması gereken dersleri tutku haline getirememiz olsa gerek.
Günümüzde pek çok insan, iş hayatında kendini mutlu hissetmekte zorlanıyor. İşlerini bir yük olarak görüyor, saatlerin nasıl geçtiğini anlamıyor ve hafta sonunu iple çekiyor. Peki, bu durumun nedenleri neler? Aslında cevap oldukça basit: Çoğumuz, ilgi ve yeteneklerimiz doğrultusunda seçmediğimiz mesleklerde çalışıyoruz. Eğitim sistemimizin en büyük zaaflarından biri olan bu durum, iş hayatında büyük bir memnuniyetsizliğe yol açıyor.
İşini Sevmek Neden Önemli?
İşini seven bir insan, sadece maddi kazanç için değil, aynı zamanda kişisel tatmin ve gelişim için de çalışır. İşine duyduğu tutku, ona daha fazla enerji ve yaratıcılık verir. Bu sayede hem kendisi hem de kurumu için daha başarılı sonuçlar elde eder. İşini seven insanların daha mutlu, daha sağlıklı ve daha üretken olduğu bilimsel olarak da kanıtlanmıştır.
Eğitim Sistemindeki Eksiklikler
Öğrencileri ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirmek yerine, onları belirli mesleklere yönlendiren bir eğitim sistemi, büyük bir kayıptır. Öğrencilerin kendi potansiyellerini keşfetmelerine ve hayallerini gerçekleştirmelerine engel olan bu durum, toplumun genel refahını da olumsuz etkiler.
Sonuç olarak, eğitim sistemimizde köklü değişiklikler yapılması gerekmektedir. Öğrencilerin ilgi ve yeteneklerini keşfetmelerine imkan tanıyan, farklı meslekleri tanımalarını sağlayan ve onlara doğru kararlar verme konusunda yardımcı olan bir eğitim sistemi oluşturulmalıdır. Aksi takdirde, iş hayatında mutsuz ve verimsiz bireyler yetiştirmeye devam edeceğiz.
Öğrencilerimize mutlu bi dokunuş gerçekleştirmeliyiz. Onları ya evladımız ya da kardeşimiz olarak görmeliyiz, yoksa eğitimde başarı yada sistemin başarısını görmek hayallerimizde kalır.
Geçen hafta Eğirdir Gölü etrafında seyahat ettim. Barla, Senirkent yönünde ilerlerken, gölün can çekiştiğini ve artık yok olmakta olan Burdur Gölü gibi olduğunu gördüm.
Göller ve eğitim, siyasetin konusu olmamalıdır. Bu alanlarda uzman olan kişiler, liyakatlerine dayanarak bilgi paylaşımında bulunmalıdırlar. Göller kururken ve eğitim sistemimiz zorluklarla karşılaşırken, siyasi manevralar veya dekan ve müdürlerin kişisel tercihleriyle yönetim sürdürülemez.
On yıllık süreçte Eğirdir Gölü için yapılan toplantı sayısı ve eğitim sistemimizin kalitesi adına mobbinge uğrayan akademisyenlerimiz hakkında yazmak, şüphesiz birçok kişiyi rahatsız edecektir.
Yıllardır göl koruma toplantıları yapılıyor, kararlar alınıyor, binlerce imza toplanıyor; ancak sonuçta, yine gölümüze zarar geliyor ve gözlerimizin önünde kuruyor.
Burada kaybetme lüksümüz olamayan eğitim sistemimizi de tekrar ele almak istiyorum. Acilen;
1. Öğretmenlerin Niteliğinin Artırılması
2. Teknolojik Altyapının Güçlendirilmesi
3. Müfredatın Güncellenmesi
4. Eşit Eğitim Fırsatlarının Sağlanması
5. Öğrenci Merkezli Eğitim Yaklaşımı
6. Aile ve Toplumun Eğitime Katılımı
başlıkları detayları ile gündemde tutulmaya devam edilmelidir.
Eğitim, bir ülkenin geleceğini şekillendiren en önemli unsurlardan biridir. Memleketimizde eğitim sisteminin daha etkili ve verimli hale getirilmesi için çeşitli alanlarda iyileştirmeler yapılması gerekmektedir. İşte bu konuda atılması gereken bazı önemli adımlar:
Öğretmenler, eğitim sisteminin temel taşlarıdır. Bu nedenle, öğretmenlerin mesleki gelişimlerine yatırım yapmak büyük önem taşır. Sürekli eğitim programları, seminerler ve atölye çalışmaları ile öğretmenlerin bilgi ve becerileri güncellenmelidir. Ayrıca, öğretmenlerin motivasyonunu artırmak için maddi ve manevi teşvikler sağlanmalıdır.
Günümüzde teknoloji, eğitimin vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Okullarda teknolojik altyapının güçlendirilmesi, öğrencilere daha interaktif ve etkili bir öğrenme ortamı sunar. Bilgisayar laboratuvarları, akıllı tahtalar ve internet erişimi gibi imkanlar, öğrencilerin bilgiye daha hızlı ve kolay ulaşmasını sağlar.
Eğitim müfredatı, çağın gereksinimlerine uygun olarak sürekli güncellenmelidir. Öğrencilere sadece teorik bilgi değil, aynı zamanda pratik beceriler de kazandırılmalıdır. Eleştirel düşünme, problem çözme ve yaratıcı düşünme gibi beceriler, müfredatın önemli bir parçası olmalıdır.
Eğitimde fırsat eşitliği, her çocuğun kaliteli eğitim almasını sağlar. Kırsal bölgelerdeki okulların fiziki koşulları iyileştirilmeli ve bu okullara yeterli kaynak sağlanmalıdır. Ayrıca, dezavantajlı gruplara yönelik özel eğitim programları geliştirilmelidir.
Eğitimde öğrenci merkezli yaklaşımlar benimsenmelidir. Öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre bireyselleştirilmiş eğitim programları oluşturulmalıdır. Bu sayede, öğrencilerin öğrenme motivasyonu artar ve başarı düzeyleri yükselir.
Eğitim sürecinde ailelerin ve toplumun aktif katılımı sağlanmalıdır. Aileler, çocuklarının eğitimine destek olmalı ve okullarla işbirliği içinde çalışmalıdır. Ayrıca, toplumun eğitim konusundaki farkındalığı artırılmalı ve eğitim projelerine destek vermesi teşvik edilmelidir.
Sonuç olarak, Türkiye’de eğitim sisteminin iyileştirilmesi için kapsamlı ve sürdürülebilir adımlar atılması gerekmektedir. Bu adımlar, ülkemizin geleceğini şekillendirecek nesillerin daha donanımlı ve başarılı bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayacaktır.
Isparta Belediyesi, yeni bir döneme adım atıyor. Belediye Başkanı Sayın Şükrü Başdeğirmen, ekibini güçlendirmek ve hizmet kalitesini artırmak amacıyla Dilek Toros’u Belediye Başkan Yardımcısı olarak atadı.
Dilek Toros, uzun yıllardır Isparta’nın sosyal ve kültürel hayatında aktif rol alan bir isim. Eğitimci kimliğiyle tanınan Toros, kentteki birçok sivil toplum kuruluşunda görev almış ve çeşitli projelere imza atmıştır. Belediye Başkan Yardımcılığı göreviyle birlikte, Isparta’nın kalkınması ve yaşam kalitesinin artırılması için çalışacak.
Başkan Başdeğirmen, atama kararını şu sözlerle açıkladı: “Dilek Toros, enerjisi, bilgisi ve vizyonuyla Isparta’ya büyük katkı sağlayacak bir isimdir. Kendisiyle birlikte kentimizi daha yaşanabilir, daha güzel bir yer haline getireceğimize inanıyorum.”
Dilek Toros ise göreve başladığı ilk gün, “Isparta’nın potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmek için elimden geleni yapacağım. Kentimizin güzelliklerini koruyarak, yeni projelerle daha da ileriye taşıyacağız” dedi.
Isparta halkı, Dilek Toros’un yeni görevinde başarılar diledi ve heyecanla çalışmalarını beklediğini ifade etti.
Sevgili Isparta halkı, umarım bu yeni dönemde Dilek Toros’un liderliğiyle kentimiz daha da gelişir ve güzelleşir. Başkan Yardımcısı Toros’a başarılar diliyoruz!
Eğitim, bireylerin toplumsal hayata entegrasyonunda ve bireysel gelişimlerinde kritik bir rol oynamaktadır. Ancak, okulların açılmasıyla birlikte, eğitim sistemimiz pek çok sorunla karşı karşıya kalmaktadır. Bu sorunların temel nedenleri ve olası çözüm yolları üzerinde hep beraber daha dikkatli hareket etmek zorundayız.
1. Altyapı Sorunları
Okul binalarının fiziksel durumu, öğrencilerin sağlığı ve güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır. Yapılan araştırmalar, sağlıklı bir öğrenme ortamının öğrencilerin akademik başarılarını doğrudan etkilediğini göstermektedir. Yetersiz tuvaletler, sınıflardaki altyapı eksiklikleri ve genel hijyen sorunları, öğrencilerin psikolojik durumunu olumsuz etkilemekte ve okula devamsızlığa yol açmaktadır. Bu nedenle, okul binalarının bakım ve onarımına öncelik verilmesive tadilat işlemlerinin yaz tatilinde tamamen bitirilmesi gerekmektedir.
2. Kalabalık Sınıflar
Sınıf mevcudunun aşırı kalabalık olması, öğretmenlerin her bir öğrenciye yeterince ilgi göstermesini zorlaştırmaktadır. Eğitim bilimleri alanında yapılan çalışmalar, bireysel eğitimin önemini vurgulamakta; kalabalık sınıfların öğrencilerin öğrenme süreçlerini olumsuz yönde etkilediğini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, öğrenci sayısının azaltılması veya ek öğretmen istihdamı gibi önlemler, eğitim kalitesini artırma yönünde atılacak önemli adımlardır.
3. Malzeme Eksiklikleri
Eğitimde kullanılan malzemelerin yetersizliği, öğretim süreçlerini sekteye uğratmaktadır. Okul kitaplarının ve kırtasiye malzemelerinin eksikliği, öğrencilerin derslere katılımını ve öğrenme motivasyonunu olumsuz yönde etkilemektedir. Eğitim bütçelerinin yeniden gözden geçirilmesi ve okulların ihtiyaçlarına göre kaynakların tahsis edilmesi, bu sorunun çözümüne katkı sağlayacaktır.
4. Sosyal Uyumsuzluk ve Aile Baskısı
Yeni eğitim döneminin getirdiği sosyal uyumsuzluk, özellikle yeni okula başlayan öğrenciler için zorlu bir süreçtir. Öğrenciler, arkadaş ilişkileri kurma konusunda zorluklar yaşayabilmekte ve bu durum, akademik başarılarını da etkileyebilmektedir. Aynı zamanda, ailelerin çocukları üzerindeki akademik başarı baskısı, stres düzeylerini artırmakta ve öğrencilerin psikolojik sağlığını tehdit etmektedir. Bu konuda hem okul psikologlarının hem de ailelerin destekleyici rol oynaması gerekmektedir.
Okullar, sadece bilgi aktarımının yapıldığı yerler değil, aynı zamanda bireylerin sosyal ve duygusal gelişimlerinin desteklendiği alanlardır. Ancak, mevcut sorunlar göz önüne alındığında, eğitim sistemimizin acil bir reforma ihtiyacı olduğu aşikardır. Altyapı sorunlarının giderilmesi, sınıf mevcudunun azaltılması, malzeme eksikliklerinin kapatılması ve sosyal destek mekanizmalarının güçlendirilmesi, bu zorlukların üstesinden gelmek için atılacak önemli adımlardır. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız için, eğitimdeki bu sorunların ivedilikle çözülmesi gerekmektedir.
Afyonkarahisar’da bulunan Atatürk İlkokulu’nda, 2024-2025 eğitim-öğretim yılı coşku ve heyecanla başladı. Özellikle 1-H sınıfı öğrencilerinin okula ilk adım attıkları anlar, unutulmaz anılara sahne oldu. Minik yüreklerin attığı adımlar, gözlerdeki ışıltı ve yüzlerdeki gülümseme, eğitim hayatının bu önemli başlangıcına eşlik etti.
1-H sınıfı öğrencileri, rengarenk sırt çantaları ve özenle seçilmiş kıyafetleriyle okul bahçesinde toplanırken, aileleri de bu heyecana ortak oldu. Çocuklarının okula alışma sürecini izleyen veliler, onların güvenle ve merakla dolu ilk okul gününe tanıklık etti.
Sınıf öğretmeni, öğrencilerini sınıf kapısında karşılarken, yeni eğitim yılına dair umutlarını paylaştı: “Bu çocuklar bizim geleceğimiz. Onların her biri, hayallerine ulaşacak birer birey olarak yetişecek. Onların bu ilk adımları, geleceğin temelini atıyor.”
1-H sınıfı öğrencilerinin okula başlama heyecanı, sadece onların değil, tüm okulun neşesi oldu. Yeni eğitim-öğretim yılı boyunca öğrencilerin gösterdiği bu enerji ve merak, Atatürk İlkokulu’nda başarılarla dolu bir dönemin habercisi gibi görünüyor.
Atatürk İlkokulu 1-H sınıfı öğrencileri, “Biz Geleceğiz!” sloganıyla başladıkları bu yolculukta, her adımda daha da güçlenecek ve geleceğin aydınlık yüzleri olarak yetişecekler. Eğitim hayatlarına attıkları bu ilk adımın, onlara ve topluma hayırlı olmasını diliyoruz.
Yazar: Hasan Gezer