03 Ağustos 2024 Cumartesi
Ecrimisil (Haksız İşgal Nedeniyle Tazminat) Davası
Anlamlı Gün ‘24 Kasım’
En düşük emekli maaşı 12 bin 500
Hayat Olimpiyatlarında Düşmeden Hedefe Doğru
Kanser hastalarına moral oldu: seramik atölyesinde umut ve dayanışma günü
Merhaba
Küresel ölçekte ve özellikle internetle alakalı istatistik araştırmaları yapan Statista ve We Are Social gibi kurumların 2024 araştırmalarında; sosyal medya kullanıcı sayısının 5 milyar kişiyi aştığı ve bu sayının dünya nüfusunun yüzde 62,3’üne denk geldiği belirtilmiştir.
İnsanların, sosyal medyayı çeşitli kullanım amaçlarını saymakla bitiremeyebiliriz fakat çoğunluğun en önemli kullanım sebebi vakit geçirmek veya günlük hayatın stresinden uzaklaşmak diyebiliriz.
Bugün erişim yasağı getirilen Instagram platformu; aylık 2 milyarı aşan aktif kullanıcı sayısı ile en aktif ve sık kullanılan üçüncü sosyal medya platformu konumunda. İkinci sırada ise aylık yaklaşık 2,5 milyar aktif kullanıcısıyla geçmişte birkaç kez erişimi sınırlandırılmış YouTube bulunuyor. İlk sıra yeni adı Meta olan Facebook.
Sosyal medya, günlük hayatta gelişen herhangi bir olayın bazen haddinden fazla yankı bulduğu, gündem olduğu yahut yapay gündemlerin oluşturulabildiği bir platform. Hatta tam bu yüzden kişisel sohbetlerimde çeşitli yaptırımlar ya da kısıtlamalar üzerine çokça konuştuğum, üzerine araştırmalar yaptığım bir konudur. Eminim ki sizlerin sohbetlerinde de özellikle son yılların parlayan yıldızı Tiktok adlı platform muhakkak yer bulmuştur. Fakat sınırlamalar tümüyle platforma mı olmalıdır? Geçtiğimiz dönemlerde bütün platformlar için Türkiye’de temsilcilikler oluşturulması istenmiş ve bu karara uyulmaması takdirde para cezaları ve erişim sınırlama cezaları gündeme gelmişti. Elbette o konu bugün karşılaştığımız durumdan farklı fakat netice aslında çoğu zaman hep aynı.
Sonuç olarak yakın zamanda bu karardan dönüleceğini düşünmekteyim. Yol göstermiş olmamak adına ismini vermeyeyim ama çoğu internet kullanıcısının bildiği bir yöntemle, belirli lokasyonlarda erişim sınırı olan sitelere erişmek mümkün olabiliyor. Geçmiş dönemde şimdiki adıyla “X” eski adıyla Twitter, bildiğim kadarıyla en çok erişim sınırlaması getirilen diğer platformların ilk sırasında. Umarım şu anda dünyada süren gergin, fırtınalı hava bir an evvel dağılır.
Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) 8-9 Haziran tarihlerinde 3 milyon 120 bin 870 adayın başvurusuyla gerçekleşmişti. İki oturumdan oluşan sınavların ardından; tümü yayınlanan sorular ve cevapları görüntüleyen öğrencilerin üniversite tercih hesapları başlamıştı. 10 Temmuz’da ise YÖK Başkanı Erol Özvar; ‘üniversitelerde eğitim ve öğretimin kalitesini artırmak amacıyla’ alındığı belirtilen ikinci öğretim programlarının kapatılması kararını açıkladı.
Kapatılan programların kontenjanlarının, yeni açılan istihdam odaklı yeni programlara tanındığı ve bu şekilde toplam kontenjan sayısı olan 1 milyon 58 bin 345’in korunduğu da açıklananlar arasında yer aldı.
Tercih Kılavuzuna göre, 25 Temmuz ile 2 Ağustos arasında gerçekleştirilecek olan üniversite tercihleri öncesinde açıklanan bu karar, bana ve birçok kişiye göre zamanlama olarak yanlış görüldü. “İkinci öğretim programları yerine istihdama duyarlı ve geleceğin mesleklerine uygun programlara dönüştürülmesi” açıklaması açıklanan zamansız bulduğum kararı “doğru” görmeme sebep oldu. Birinci öğretim programlarına nazaran biraz daha düşük sıralamalara sahip olması ve çalışan öğrencilerin çoğunlukla birinci öğretim saatlerinde çalışmak zorunda kalması gibi etkenler; ikinci öğretim programlarının tercih edilmesinin en çok göz önünde bulundurulan nedenleri arasında yer almaktaydı.
Açıklanan bu kararlardan sonra yeni sistemin nasıl işleyeceğini ve öğrencilerin tercihlerinin hangi şekillerde etkileneceğini önümüzdeki haftalarda daha iyi görebileceğiz.
Kubilay Kağan Yılmaz