DOLAR 35,2068 0.3%
EURO 36,7672 0.92%
ALTIN 2.968,331,32
BITCOIN 3344285-1.97916%
Isparta

KAPALI

06:47

SABAHA KALAN SÜRE

Mehmet Erdi Durucu

Mehmet Erdi Durucu

12 Ağustos 2024 Pazartesi

Hayat Olimpiyatlarında Düşmeden Hedefe Doğru

Hayat Olimpiyatlarında Düşmeden Hedefe Doğru
13

BEĞENDİM

ABONE OL
  • Eşyalı apartman dairesi
  • Müstakil ev
  • 200 bin dolardan fazla nakit
  • 45 yaşına geldiğinde ömür boyu ücretsiz kolonoskopi
  • iPhone 16
  • Bir fırından ücretsiz ömür boyu kurabiye
  • Birden fazla restorandan ömür boyu ücretsiz yemek
  • Ücretsiz mühendislik eğitimi

Nedir bunlar, diyenlerin merakını anlıyorum ancak sizden birazcık sabırlı olmanızı istiyorum. Geçenlerde Filipinli bir genci sosyal medyada gördüm. İlgimi çekti. Adı Carlos Yulo.

Carlos Yulo, çocukken Filipinli jimnastikçilerin Malate’deki Rizal Memorial Spor Kompleksi’nde jimnastik antrenmanlarını izlemekten büyük keyif alıyormuş. Jimanstik antrenmanlarını izlerken bu sporu iyice içselleştirmiş ancak jimnastik kariyeri enteresan bir olayla başlamış:

Yulo yedi yaşındayken, Allah nasip edecek ya, dedesi Rodrigo Frisco,  onu bir oyun alanından düşerken görüyor ve kinestetik becerileri gelişsin diye  Filipinler Jimnastik Derneğine götürüp kaydettiriyor. Böylece Carlos Yulo’nun jimnastik hayatı başlıyor. Bizde olsa çocuk, düşebileceği bütün spor dallarından ve oluşumlardan uzak tutulur. Üstüne üstlük yere düştü diye bir ton da azar işitirdi. Dededeki inceliğe imrendim doğrusu. Şanlıurfalı, Kastamonulu ve Kayserili okurlarımın “kendi çocukluklarını” gözden geçirdiklerini hissediyor gibiyim 😉

Her neyse biz konudan uzaklaşmayalım. Carlos Yulo’ya geri dönelim.

Yulo, jimnastikte heyecan verici hareketlerle bedenini, estetik şıklık ve zarafetle dolu hareketlerle sanatsal yönden donatıyor. Semeresini alıyor tabii ki. Katıldığı bütün turnuvalarda başarı hikâyeleri yazıyor. Madalya üstüne madalya kazanıyor. Odasını altın madalya koleksiyonuna çeviriyor.

Gelgelelim Yulo, 2020 yılında Melbourne’de katıldığı bir turnuvada,  Chloe Anjeleigh San Jose adında içerik üreticisi bir kızla tanışıyor. Uzun süreli ilişkileri de bu dönemde başlıyor. Kazandığı paraları yiyip içiyorlar. Yulo’nun annesi Angelica, devreye giriyor ve Türk işi  gelin-kaynana dizisi başlıyor. Anne ile oğul arasında neler geçiyor, ne konuşuluyor bilinmiyor ama benim tahminim var:

“Oğlum paraları çarçur etme, güzel bir hayat kur. O kızdan hayır gelmez, hem o kız bizim ailemize göre değil…”

Hayırsız evlat Yulo, annesini finansal suistimalle suçluyor. Annesi ile yabancılaşmış bir ilişki içinde olduğunu dile getiriyor. Zemberek kuruluyor, olanlar oluyor.

Yulo fena hâlde aşık, bir dilammanın(ikilemin) içinde kariyer sürdürüyor. Eskiler derler ya,

“Yattığı ahır sekisi, çağırdığı İstanbul türküsü…” diye Carlos Yulo öyle bir hâlde. Gel zaman git zaman para suyunu çekiyor. El kızı bakar mı gözünün yaşına, bakmaz. Ayrılıyorlar.

Ana yüreği işte, oğlunu yeniden bağrına basıyor. Her iki taraf da aralarındaki gergin ilişkinin nedeninin San Jose olduğunu kabul ediyor.

Yulo, sporun altın ilkelerine sarılarak ileride öz denetleme dersi niteliğinde okutulacak toparlayıcı hamleler yapıyor. Dedesinin kendisini Filipinler Jimnastik Derneğine götürdüğü çocukluk yıllarına ve geleceğine ödemesi gereken bir borcu olduğunu hatırlıyor.  Ne istediğini bilen ve yeniden sorumluluk alan Yulo, zihinsel enerjisini topluyor ve hedefine kilitleniyor:

2024 Paris Yaz Olimpiyatları.

Kendi geleceğine yönelik samimi hayallerini

çocukluk hayalleriyle;

Çocukken izleyip içselleştirdiği antrenmanları,

Disiplinli ve arzulu çalışmalarıyla;

Öz güven, hız ve tutku dolu azmini,

Onu özel kılan irade terbiyesiyle harmanlıyor ve odaklanıyor.

Sonuç:

Tribünlerde on binlerce, ekranlarda milyonlarca hatta milyarlarca seyirci karşısında ülkesine ve kendisine olimpiyatlardaki ilk altın madalyayı kazandırıyor. Ve yukarıda maddeler hâlinde saydığımız bir sürü ödülün sahibi oluyor.

Peki Carlos Yulo adındaki bu yağız delikanlı bize ne kazandırıyor?

Denge.

Evet evet, denge.

Ailemiz, işimiz, hayatımız, hobilerimiz, arkadaşlarımız, yaşantılar…

Hepsi bir denge üzerinde.

Dengeli olmanın ritmini yakaladığımızda hayatın her anında, her alanında madalya kürsüsünde olmamız kesinleşiyor.

Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle.

Devamını Oku

Sınavlar, Şarkılar ve Mutluluk Üzerine: Sevgili Öğrencilerime

Sınavlar, Şarkılar ve Mutluluk Üzerine: Sevgili Öğrencilerime
4

BEĞENDİM

ABONE OL

Sene 1977…

“Allahaısmarladık” diye bir albüm çıkmış.

Bütün radyolarda,

“Yanına mı kalır sandın

Sıra bana gelecek

Bakalım o zaman

Seni kim kurtaracak?” şarkısı çalıyor.

Sezen Aksu adında bir kadın hayatımıza giriyor.

Sınavın adı ÜSS(Üniversitelerarası Seçme Sınavı)

***

Sene 1978…

Sezen Aksu “Minik Serçe” albümü her yerde…

Herkesin dilinde  “Şimdi Bana Kaybolan Yıllarımı Verseler”

Herkes kaybolan yıllarının peşinde.

Ooo! Bildiğin gibi değil!..

Sınavın adı ÜSS(Üniversitelerarası Seçme Sınavı)

***

Sene 1982…

Albümün adı “Firuze”

 Aysel Gürel yazıyor.

Onno Tunç düzenliyor.

Sezen Aksu söylüyor.

Peş peşe şarkılar…

Hele bir tanesi var: “Firuze”. Mermi gibi… Aysel Gürel, kızı Müjde Ar için yazmış:

“Her şeyin bedeli var

Güzelliğinin de

Bir gün gelir ödenir

Öde Firuze.”

Sınavın adı: ÜSS/ÜYS

Açılımını yazdırmayın şimdi bana. Seçip seçip yerleştiriyorlar işte.

Aklımdan geçen şarkı sözünü tahmin edersiniz:

“Sen de benim kadar gerçekleri biliyorsun.”

***

ene 1984…

Albümün adı “Sen Ağlama”

Sezen Aksu “Sen Ağlama” diyor ama herkes salya sümük… Herkes aşık…

Hassasiyet o biçim…

Sevgilisi olan olmayan herkes,

“Sen ağlama, dayanamam

Ağlama göz bebeğim sana kıyamam

Al yüreğim senin olsun

Yüreğim bende kalırsa yaşayamam.” diye mırıldanıyor. Hele girişteki o piyano taksimi yok mu içine içine işliyor insanın.

Sınavın adı ÜSS/ÜYS.

***

Sene 1986

Albümün adı “Git”

İki sene önce  “Sen Ağlama” diyen kadın şimdi “Git” diyor. Herkesin başında kavak yellerinin estiği bir dönemde, Sezen Aksu,

“Git…

Git…

Git… me dur ne olursun

Gitme kal yalan söyledim

Doğru değil ayrılığa daha hiç hazır değilim

Aramızda yaşanacak yarım kalan bir şeyler var

Gitme dur daha şimdiden deliler gibi özledim

Gitme dur ne olursun

Gitme kal yalan söyledim

Doğru değil ayrılığa daha hiç hazır değilim

Aramızda yaşanacak yarım kalan bir şeyler var.” dizelerini öyle bir terennüm ediyor ki aşıkların şirazesi kayıyor.

Sınavın adı ÖSS/ÖYS

***

Sene 1988

Albümün adı: Sezen Aksu 88′

Sezen Aksu bu sefer de

“Bu dünya ne sana ne de bana kalmaz

Sultan Süleyman’a kalmadı

Böyle hiçbir kitap yazmaz.” sözleriyle tarihsel muammaları çöze çöze dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor. Müzik dünyasına metamorfoz yaşatıyor.

Saçlar iki sene önceki gibi küt küt…

Sezen Aksu sarışın.

Önemli bir sene 1988.

Sınavın adı ÖSS/ÖYS

***

Sene 1991.

Albümün adı “Gülümse”

Saçlar yine küt küt

Kendisi  kızıl.

Şarkılar atara atar, gidere gider yapıyor. Umursamaz, hayat dolu yanına rasyonel bir kavgacılık da ekliyor; öyle böyle değil.

İnsanlara -ta o yıllarda- “Sezen Aksu’nun şarkı yapmaması ne büyük boşluk!” gibi oylumlu bir kaygı bırakıyor.

Aysel Gürel’e de kızıyorum. Ne gereği var o sözleri ince ince işlemeye? Aşk olsun!

“Her ayrılık bir vurgun, değmeyin yaşlarıma

Benden selam söyleyin bütün aşklarıma.”

Sınavın adı ÖSS/ÖYS.

***

Sene 1996.

Albümün adı “Düş Bahçeleri”

Her ayrılıktan sonra küllerinden yeniden doğan Sezen Aksu, yine yeniden çok güçlü.

Pop müziği nereye çekse pop müzik peşinde gölge gibi.

Müzik dünyası az biraz savrulup dağılmaya görsün imdada yetişiyor.

Tarkanlar, Yıldız Tilbeler, Levent Yükseller, Sertap Erenerler yetiştiriyor.

Tutkulu aşklardan sonra gelen sarsılmaz muzikal bir duruş ve şarkılar…

E kaçın kurası bu kadın.

“Anam babam aman

Kaçın kurası bu

Ne baş belası bu

Gönül kirası, ah

Aman bize nasip olur inşallah

Boyuna da posuna da bin maşallah.”

Sınavın adı ÖSS/ÖYS.

***

Sene 2003.

Albümün adı “Yaz Bitmeden”

Ne yapsa hoşa gidiyor, ne yazsa dinleniyor. Allah müziğe marifet diye yaratmış.

Yaşlanmayan şarkılar peş peşe geliyor. Tinsel dokunuşlar aktüalitenin alnına çakılı.

İçindeki yaramaz kız her zamanki gibi ama bazı şeylerin de farkında:

“Bu kızı yeniden büyütmeliyim

Kor ateşlerde yürütmeliyim

Değirmenlerde öğütmeliyim

Farkındayım, farkındayım.”

Sınavın adı ÖSS.

***

Sene 2017.

Sezen Aksu yine bildiğimiz gibi…

Tahmin edilemiyor.

Saçlar yine küt küt ve siyah.

Mekânın sahibi olduğunu biliyor ve hissetiriyor.

Anlamsızlığın çarşı pazar gezdiği bir zamanda, bir sürü kuru gürültü, deli saçması şarkıya karşı  tavrını onların diliyle koyuyor:

:Lol lol hadi kop gel parti parti

Lol lol dize getir aşk kalbi kalbi

Lol lol hadi bu neyin harbi harbi

Yaşasın hayat budur manifesto.”

Sınavın adı YGS/LYS

***

Sene 2024

Ağustos ayındayız

Sezen Aksu’nun yeni çıkan bir albümü yok.

Yıllar geçiyor, albümlerin adı, sınavların açılımı değişiyor.

Bir şeyler var onlar hiç değişmiyor: Sezen Aksu’nun yıllara meydan okuyan şarkıları ve şeksiz şüphesiz Sezen Aksu başarısı.

Müsaitseniz eğer bir sorum olacak arkadaşlar:

Sezen Aksu sadece aldığı eğitim, öğretimle yetinseydi bu kadar başarı elde edilebilir miydi?

Hayır, dediğinizi duyar gibiyim.

Bence de…

O hâlde zamanı kucaklayan hayaller kurmalıyız. Öngörülerle ince ince dokunuşlar yapmalıyız hayatımıza. Müzik, matematik, tenis, uzun mesafe koşu, sinema, akademik görevler, öğretmenlik, bilişim uzmanı, sporcu vs. mesleğiniz veya hobileriniz ne olursa olsun boşluklarınızı zekâ ve zerafetle doldurursanız başarı ve zafer beraberinde gelecektir.

Hayal kurmayan bir Sezen Aksu kitleleri peşinden sürükleyemezdi. Bence durduğun hata herkes kendi sektöründe Sezen Aksu olabilir ama hayal kurmadan, hayalleri işlemeden, doldurmadan asla.

Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle! Allah’a emanet olun arkadaşlar.

Devamını Oku