21 Kasım 2024 Perşembe
Ecrimisil (Haksız İşgal Nedeniyle Tazminat) Davası
Anlamlı Gün ‘24 Kasım’
En düşük emekli maaşı 12 bin 500
Hayat Olimpiyatlarında Düşmeden Hedefe Doğru
Kanser hastalarına moral oldu: seramik atölyesinde umut ve dayanışma günü
Merhaba
Eskiden belirli gün ve haftalar ya da özel günler sorulduğunda, dini ve resmi bayramların yanında aklımıza ilk gelen öğretmenler günü ve anneler günü olurdu. Son yıllarda o kadar gün eklendi ki artık nesnelerin, yemeklerin bile kendine özel günleri var. Dünya kahve günü, dünya pizza günü, dünya ekmek günü, dünya sarılma günü, sevgi günü gibi sayamayacağım nice gün…
Ama büyük de olsak küçük de olsak anlamını ve değerini yitirmeyen bir gün var ki 24 Kasım Öğretmenler Günü…
Her yıl aynı heyecanla aynı sevinçle hatırlıyoruz öğretmenlerimizi, günler öncesinden ‘Öğretmenimiz neyi sever ? Ne alsak mutlu olur ?’ sorularına öğrencilerin yanında anne ve baba olarak da cevaplar arıyoruz. Veliler olarak, çocuğumuzu sevgisiyle sabrıyla kuşatan, günün büyük bir bölümünde anne-baba görevi gören, geleceğine şekil veren, özverisiyle çocuklarımıza rehberlik eden öğretmenlerimizi mutlu etmek temel hedefimiz oluyor. Öyle ki bugünün anlamı sosyo kültürel ya da ekonomik sınıf farketmeksizin tüm öğrenci ve veliler açısından ortak duyguda birleşiyor. ‘Öğretmenimi mutlu etmek’… Neden mi?
Çünkü biz, Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’ ve “Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” özdeyişi, ya da ” Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed‘in “İlim Çin’de bile olsa gidiniz, öğreniniz ile Hz.Ali’nin ‘Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’ gibi özlü sözleriyle bilgiyi, öğrenmeyi, öğretmene saygıyı içinde barındıran çok derinlikli söylemlerle yetişiyoruz. Belki de yüklediğimiz bu anlamlar bu günü daha da önemli kılmakta. Doğduğumuz an itibariyle ailemizde anne babamız tarafından başlayan eğitimimiz sosyal yaşantımızda eğitmenler ve öğretmenler aracılığıyla devam etmekte ve böylece yaşam boyu öğrenme içindeyiz. Bize bilgilerini aktaran hayata hazırlayan öğretmenlerimiz aracılığıyla toplumun temel direği EĞİTİMdir gerçeği de böylece gözler önüne serilmiş oluyor.
…
Bu yazım vesilesiyle ilkokuldan-üniversiteye kadar tek tek isim zikredemediğim gerek öğrencilik gerekse mesleki hayatımda üzerimde emeği olan kıymetli ve değerli öğretmenlerim başta olmak üzere tüm öğretmen ,akademisyen ve öğretmenlik mesleğini icra edemeyip farklı sektörlerde iş hayatına devam eden arkadaşlarımın, okuyucularımızın bu özel ve güzel gününü kutluyorum.
Sevgilerimle.
Öncelikle tüm okuyucularımıza sevgi ve selamlar…
Malumunuz eğitimci olmam sebebiyle okulların açılmasıyla yoğun bir döneme girdim. Öncesinde dönem için hazırlık telaşı, sonrasında yeni eğitim öğretim döneminin başlaması, kendi akademik çalışmalarım vs. derken dün bir baktım da son yazımın üstünden 3 ay geçmiş. Ülke gündeminde yer alan çocuk cinayetleri, çocuk istismarları, kadın cinayetleri, toplumda artan şiddet olayları, hayvan hakları vb. konuları izlerken ve dinlerken zaman zaman bir iki cümle yazmayı istedim ama müsaitliğim ancak bugün oluştu.
TOPLUMDAKİ ŞİDDET OLAYLARI GÜN GEÇTİKÇE NEDEN ARTIYOR?
Her bilinçli vatandaş gibi bu soru benim de aklımda ve ne yazık ki bir eğitimci olarak yaşanılan olaylar beni karamsarlığa düşürmekte.
Aylarca koca bir köyün suskun kalan aile bireyleri tarafından öldürülen küçük bir kızın yaşadığı tüm süreci, 2 yaşındaki bir bebeğin istismar ve darp edilmesini , eşinden boşanmak isteyen kadınların erkek tarafından öldürülmesini, trafikte yaşanılan öfke kontrolsüzlükleri gibi bir çok örneği dizi izler gibi tüm ülkece günlerdir takip ediyoruz. İşin ürpertici yanı bunlar sadece gördüklerimizdi ve bu örnekler Türkiye’de yaşanan şiddet olaylarının bir kaçıydı. Toplumda infial yaratan bu olaylar beraberinde ‘Toplumdaki şiddet olayları gün geçtikçe neden artıyor? sorusunu getiriyor.
Bu süreçte benim izlediğim kadar sizlerde tv kanallarında konuyla ilgili uzman kişileri dinlemiş- izlemiş yahut akademik çalışmalarıyla bilimsel alana katkı sağlamış bilim insanlarının çalışmalarını araştırmışsınızdır. Ortak düşünce ülkede ;
-Şiddetle yeterince mücadele edilmemesi,
-Şiddete caydırıcı tedbirlerin gelmemesi,
-Toplumsal dinamikler,
-Erkek egemen toplum yapısı,
-Ekonomik sıkıntılar,
-Bireysel silahlanma,
-Sosyal medya ,dizi, film sahnelerinde şiddet veya öfke dolu sahnelerin normalleştirilmesi,
-Toplum liderlerinin ötekileştirici tutumu,
-Aile içinde psikolojik veya fiziksel şiddete maruz kalanların öfkesini dışarı yansıtması,
-Şiddet içerikli bilgisayar oyunları,
-Medyanın travmatik olaylara yer vererek izlenme oranlarındaki artışı ve tv kanallarının bu konularla ilgili program yapmada rekabet ortamı oluşturması…
Kısacası toplum refahımız için önemli bir sorun haline gelen şiddet hepimiz için kabul edilemez bir hal almıştır. Şiddetin ve cinayetin meşrulaştırılması hem bizler hem de bizlerden sonra gelen nesil için tehdit unsuru oluşturmaktadır. Bu süreçten kurtulmak ve kendini güvende hissedebilen bir toplumda yaşayabilmek için yasa koyuculardan tüm vatandaşlara kadar mücadele içinde olmalıyız. Aile, okul, sosyal yaşam alanları, iş hayatı, özel hayat gibi günlük rutinimizde şiddetle karşı karşıya kaldığımızda veya tanık olduğumuzda tolerans göstermeyip konuyla ilgili tüm paydaşlarla iş birliği içinde olmalıyız.
Sevgiyle kalın.
…Tam hatırlamıyorum ama 7-8 yıl önceydi sanırım. Sosyal medya platformlarından Facebook’un daha aktif kullanıldığı dönemlerdi. Ben de eğitimle ilgili görüşlerimi ve yazılarımı oradan da paylaşıyordum. Bir gün internette gezinirken eğitimin, kariyerin, kişisel gelişmenin önemine vurgu yapan anlamlı bir yazıyla karşılaştım (yazarı belirtilmeyen) ve sayfamda paylaştım. Altına alıntı vs. yazmak da aklıma gelmeden beğendiğim bir şeyi gelişigüzel paylaşımdı benimki.
Sonra ne mi oldu ?
Bu paylaşım sadece kendi takipçilerimle sınırlı kalmayıp bir iki gün içinde sosyal medyada – internet sayfalarında binlerce etkileşim alarak yaygınlaşmış ve özellikle twitterda o dönemin bazı fenomen kullanıcıları tarafından paylaşılınca bir anda viral olmuş. İşin ilginç yanı her yerde benim adım etiketleniyor ve yazının sahibi benmişim gibi övgüler gelirken Türk eğitim sistemine de eleştiriler yapılıyordu.
İlk işim internetten yazının yazarını ve kaynağını araştırmak oldu. Dönemin Star Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapan, girişimci ve bilişim sektöründe bir şirketin CEO’luğunu yürüten Ömer EKİNCİ’ye ait olduğunu öğrendim. Ve hemen kendisiyle iletişime geçmeye çalıştım bir iki gün sonra ulaştım. Durumu izah ettim, emeğinin üstünde ismimin yer aldığını ve kontrolüm dışında sürecin nasıl ilerlediğini anlattım. Açıklamamdan ve hassasiyetimden duyduğu memnuniyeti ve bu tarz durumlarla sıkça karşılaştığını belirtti. Böylece bu vesileyle kendisiyle tanışmış olduk.
Dün yine bir sayfada karşıma çıktı ve adım yazıyordu. Bu yazının yazarlığını Ömer Bey yaparken sanırım reklam kısmı da bana ait oldu. J
Kişisel gelişim için çok doğru tespitlerin yapıldığı yazıyı keyifle okumanızı diliyorum.
Mutlu Haftalar…
4 yıl üniversite okumuş bir genç.
2 yıl da yüksek lisansını yapmış.
Neden yüksek lisans diye soruyorsun.
“Cila olsun diye” cevabını veriyor.
Bilinçsizce, amaçsızca, alelacele…
Sonra iş başvurularına gitmeye başlıyor…
Cv’ye bakıyorsun, diğerlerinden hiçbir farkı yok, sadece isim farklı.
Gidip sağlam bir staj yapmamış.
Kulüplerde görev almamış.
Derneklerde, vakıflarda, kısacası sivil toplumda yer almamış.
Sadece okumuş.
Farkında olmadan boş yere okumuş.
Çevre yapmamış, insanlarla tanışmamış.
Rol modeli olan kişilere bir e-posta gönderip “Bir kahvenizi içmek istiyorum” deyip yanına gitmemiş.
Şimdi iş arıyor.
Milyonlarca CV ile aynı özellikteki bir CV ile iş arıyor.
İşin kötüsü yapmış olmak için yapmaya o kadar alışmış ki;
Çalışmayı da verimli olmak, kendisini göstermek, deneyim kazanmak, o alanda en iyi olmak için istemiyor.
Peki ya ne için?
Cevap basit : Para
Pekala, buna da saygı gösterelim. Soralım, “Ne kadar maaş istiyorsun?”
Cevap : “2000 Lira”.
Gözleri ışıldıyor bu rakamı söylerken, bir ömür ufak ufak artışlarla bu ortalamada bir maaşa çalışabilir.
Alıyorum kağıdı, kalemi. Basit bir hesap yapıyorum.
“Bak” diyorum, “2000 Lira istiyorsun ya, o 2000 liraya ayda 20 gün çalışacaksın. 20 güne böldüğünde günlük maaşın 100 Lira yapar. O paraya da temizlikçi Fatma Abla gelip evini temizlemez. Doğru mu?”
Gözlerindeki parıltı kayboluyor. Bu hesabı daha önce hiç yapmamış. Boynu bükülüyor.
“Evet” diyor.
“Peki sen 18 sene bunun için mi okudun?” diyorum.
Cevap vermiyor, ne desin ki? “Hayır” dese, cv’si öyle demiyor. “Evet” dese, yüreği el vermiyor.
Mesele bireyin ne kadar maaş aldığı da değil aslında. Esas olan bireyin kendisini daha lise sıralarında geliştirmeye başlaması, hedeflerini koyması. Üniversitede kendisini geliştirmeye ve hayata entegre olmaya çaba göstermesi, üniversite bittikten sonra bir işe herhangi bir maaşla -bu asgari ücret de olabilir- girmesi ve orada da kendisini geliştirmeye devam edip iyinin peşinden koşması ve hep daha iyiye gitmesi.
Bu yazı üniversiteye başlamak üzere olan, üniversitede okuyan, okulunu bitirmek üzere olan, iş hayatına atılmak üzere olan genç arkadaşlarım için köprüden önce son çıkış olabilir. Böyle tanıdıklarınız varsa lütfen okutun. İş işten geçmeden ne için çalıştıklarının farkına varsınlar.
Hayat bir anda akıp gidecek,
Hayatları akıl tokluğuna,
Karın tokluğuna avuçlarından akıp gitmeden,
bir DUR desinler….
…ve bugün itibariyle YKS’ye giren öğrencilerimizin kariyer planlamalarını tamamlamış tercih sürecini bitirmiş bulunmaktayız. Bu süreçte o kadar yoğun günler geçirdim ki ilimizden, ilçelerimizden hatta farklı şehirlerden bile kariyer planlaması için destek verdiğim çokça öğrencimiz ve danışanım oldu. Öncelikle herkese gönüllerinden geçen bölümlerin gelmesi temennisiyle yazıma başlamak istiyorum. Önceki yıllarda çok fazla dikkate alınmayan ancak son 2 yıldır gözlemlediğim ve kendi çıkarımım olan tercih sürecini etkileyen en önemli faktörün ekonomi olduğunu düşünüyorum. Bu çıkarımlarımı birkaç örnekle anlatacağım.
Nasıl mı?
-Geçmiş yıllarda belli bir sıralamaya giren öğrenciler etiketli ve nitelikli üniversitelere yönlenebilirken ekonomik şartlardan dolayı büyük şehirleri tercih etmeyip kendi şehrini tercih etmesi.
(Örneğin ; sayısal sıralaması 7 bin olan öğrencinin büyük şehirlerde Tıp bölümünü tercih edebilmesine rağmen ailenin ekonomik durumunu göz önüne aldığımızda geçen yılı 20 bin sıralamayla kapatan kendi ilindeki üniversiteyi tercih etmesi gibi…)
-Özel Üniversitelerin harç ücretlerinin son yıllarda sert artışlar göstermesi veliyi ve öğrenciyi ilerleyen yılların artışları için tedirgin etmekte ve kararsızlığa itmektedir. Yine geçmiş yıllarda devlet üniversitelerini çok az sıralamayla kaybetme riski bulunan öğrenciler tercihlerini özel üniversiteden yana kullanabilirken, ekonomik gücü iyi olan velilerin bile bu faktörü dikkate aldığını gördüm.
(Örneğin; İlimizde inşaat sektörünün önde gelen büyük bir firmasına sahip velimle aramızda geçen diyalog belki de tam olarak bu durumu özetliyordu. Hocam, ‘özel üniversiteler her geçen yıl fahiş zamlar yapmakta, dersten kaldığı zaman tek ders harç ücretleri bile yükselmiş durumda. Barınması, yemeği, ulaşımı, kişisel giderleri vs derken ciddi rakamlara ulaşmakta. Bence bir yıl daha hazırlansın istediğimiz bölüm olmazsa ancak öyle düşünürüz.)
Bu ve benzeri örneklerle o kadar çok karşılaştım ki fazlasıyla yazabilirim.
Evet çok haklılardı, ülkemizin içinden geçtiği ekonomik zorluklar maalesef gençlerimizin kariyer planlarını etkilemektedir. Bir öğrencinin şehir dışında öğrenim görmesi önlenemeyen kira ,gıda ve ulaşım giderlerindeki artışlar dikkate alındığında ebeveynlere ciddi maddi külfetler yüklemektedir. Hayatımızın en önemli anılarında yer edinecek olan öğrencilik hayatının zor ve sıkıntılı geçmesi ne velilerin ne de öğrencilerin istediği bir durum. Belki de bu yüzden mevcut düzen ve konforlarını bozmamak için ekonomiyle ilgili konular açıldığı zaman ailelerinin yanında gençlerimiz hep sessiz kaldı.
Son olarak, ne ilk ne de son tercih yılıydı bizim için. Bu bağlamda biz danışmanlara doğru yönlendirmeler yapmak düşmelidir. Maalesef sürece aileyi dahil etmeyen, ailenin ekonomik yapısını dikkate almayan, iş alanını anlatmayan, öylesine yazılmış bölümlerden mezun olduktan sonra ne gibi zorluklarla karşılaşılabileceğini anlatmayan, sırf kendi kurumundan istatistiksel ve sayısal olarak (dershane, okul, etüt merkezi ) üniversitelere daha fazla öğrenci yerleştirme çabasında bulunan kişi ve kurumların öğrencileri yanlış yönlendirdiğine üzülerek şahit oldum.
Bu haftaki yazımı özellikle YKS süreci içinde olan tüm öğrenci ve velilerimiz için kaleme almak istedim. Tercih sürecine son 2 gün kala doğru tercih nasıl yapılır? ÖSYM Kılavuzunda nelere dikkat etmeliyiz? gibi sorular biz eğitimcilere ve danışmanlara fazlasıyla sorulmakta, özelliklede sosyal medya gibi platformlarda yayınlanan bazı asılsız bilgilerle öğrencilerimizin kafası karışmakta, hem öğrencilerimiz hem de velilerimiz zaman zaman karamsarlığa kapılmaktadırlar. Bu bağlamda ÖSYM Kılavuzuna bağlı kalarak (Kılavuz 834 sayfa) bilmeniz gereken kısımları sizler için 12 başlık altında toparladım. Öğrencilerimizin ve velilerimizin faydalanması dileğiyle, keyifli okumalar…
1-Tercih Süresi Ne Zaman ?
Tercih süresi, 25 Temmuz-2 Ağustos 2024 tarihleri arasındadır. Tercih bildirim işleminizi tamamladıktan sonra “Tercih Süresi” içerisinde https://ais.osym.gov.tr internet adresinden tercihlerinizde değişiklik işlemi yaparsanız eğer yine bu süre içerisinde https://ais.osym.gov.tr internet adresinden tercih bilgilerinizi mutlaka kontrol ediniz ve yazıcıdan tercih listenizin bir dökümünü edinerek saklayınız.
2-Merkezi Yerleştirme İçin Tercih İşlemi Nasıl Yapılacaktır?
Adaylar, 2024-YKS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzuna tercih süresi içinde ÖSYM’nin http://www.osym.gov.tr internet adresinden erişebileceklerdir. Kılavuz dağıtımı ve satışı yapılmayacaktır. Adaylar tercihlerini, T.C. Kimlik Numarası ve şifre ile tercih süresi içinde ÖSYM’nin https://ais.osym.gov.tr internet adresinden bireysel olarak yapacaklar ve tercihlerini, internet üzerinden elektronik ortamda göndererek tercih bildirimini tamamlayacaklardır. Bunun dışında tercih bildiriminde bulunulmayacaktır.(posta, fax, elektronik posta vb ortam gibi)
Adaylar puanlarını ve mezun oldukları okul türlerini göz önünde tutarak hangi tablolardan tercih yapabileceklerini belirleyeceklerdir. Adaylar, sadece tercih yapabilecekleri tablolardan olmak koşuluyla girmek istedikleri yükseköğretim programlarını saptayacaklar, bu programların kodları ve adları ile bağlı oldukları üniversite ve fakülte/yüksekokul adlarını tercih sırasına göre yazacaklardır. Adayların, yükseköğretim programları arasından tercih yapmaya başlamadan önce Kılavuzu dikkatle incelemeleri gerekmektedir. 2024-TYT puanı hesaplanan adaylar, Tablo 3’te yer alan ön lisans programlarını tercihleri arasında gösterebileceklerdir. 2024-AYT/YDT’de ilgili puan türünde puanı hesaplanan adaylar, Tablo 4’teki yükseköğretim programlarını tercihleri arasında gösterebileceklerdir.
*Burada hemen şunu belirtelim. Listenizdeki tercih sıranızı belirlerken çok dikkatli davranmanız ve bu programlar hakkında bilgi sahibi olmanız gerekmektedir. Her şeyden önce hangi tablolardan tercih yapacaksanız bu tabloları dikkatle incelemelisiniz. Bu tablolarda, her programın adaylarda aradığı koşullar da belirtilmiştir. Okul türü, alan, yaş, sağlık, cinsiyet vb. bütün koşullarını tam olarak karşılayamadığınız programları tercih etmeyiniz. Bir programın gerektirdiği koşulları dikkate almadan yaptığınız tercihlerin sorumluluğu size ait olacaktır. Bu nedenle “Tablo 3 ve Tablo 4’te Yer Alan Yükseköğretim Programlarının Koşul ve Açıklamaları” bölümünü mutlaka okuyunuz
Tercihlerinizi yaparken kaydolmayı en çok istediğiniz programı en üst tercihinize, daha sonra istediğiniz programı ikinci tercihinize yazınız ve bütün tercihlerinizi bu şekilde sıralayınız. Duruma göre yapabileceğiniz 24 tercihin baştan birkaç tanesini “Puanım yeterli olmayabilir.” endişesine kapılmadan, sadece ilginizi göz önüne alarak belirleyebilir, buralara en çok istediğiniz programları yazabilirsiniz. Ancak, kazansanız bile kaydolmayı istemediğiniz bir programa tercih listenizde yer vermemeniz yararınıza olacaktır. Tercih süresi tamamlandıktan sonra tercihlerde değişiklik yapılamayacaktır.
3-Adaylar Yükseköğretim Programlarına Nasıl Yerleştirilecektir?
Adaylar, Tablo-3’teki ön lisans, Tablo-4’teki lisans programlarına; TYT ve/veya SAY, SÖZ, EA, DİL yerleştirme puanlarıyla, Yükseköğretim programlarının kontenjanları ve koşulları göz önünde tutularak yerleştirileceklerdir. Yerleştirme işlemlerinde bu kılavuz ile 2024-YKS Kılavuzunda yer alan kurallar geçerli olacaktır.
4-Tercihler Puana Mı Sıralamaya Mı Göre Yapılacaktır ?
Tercihleriniz yerleştirme sıralamalarınız dikkate alınarak yapılacaktır
5- 34 Yaşını Tamamlamış Kadınların, Tercihlerini Yaparken Göz Önünde Tutacağı Hususlar Nelerdir ?
1 Ocak 2024 tarihi itibarıyla 34 yaşını tamamlamış kadınlar için (1 Ocak 1990 tarihi ve öncesi doğumlu adaylar) belirlenen devlet üniversitelerinde merkezi yerleştirme ile öğrenci alan ön lisans ve lisans programlarında “34 Yaş Üstü Kadınlar” kontenjanı bulunmaktadır. Bu kontenjan, belirlenen devlet üniversitelerinde başarı sıralaması şartı aranan Tıp, Diş Hekimliği, Eczacılık, Mühendislik, Mimarlık, Hukuk ve Öğretmenlik ile Havacılık Elektrik ve Elektroniği, Havacılık Yönetimi, Denizcilik İşletmeleri Yönetimi, Uçak Bakım ve Onarım, Uçak Elektrik ve Elektroniği, Uçak Gövde ve Motor Bakımı, Pilotaj programları dışındaki programlarda yer almaktadır. Anılan kontenjanlardan daha önce herhangi bir lisans programından mezun olanlar yararlanamayacak olup tercih etseler bile bu kontenjanlara yerleştirme yapılmayacaktır. Daha önce bir ön lisans programından mezun olanlar ise sadece lisans programları için ayrılan kontenjanları tercih edebileceklerdir. 34 yaş üstü kadınlar, genel kontenjan (öncelikle) ve 34 yaş üstü kadınlar kontenjanı ile yukarıdaki açıklamalar göz önünde tutularak merkezî yerleştirme ile yerleştirme puanlarının yeterli olduğu en üst tercihlerine yerleştirilecektir. 34 yaş üstü kadınlar için ayrılan kontenjanlar sınırlıdır. Bu nedenle, tercihlerinin tümünü çok istenen programlar arasından yapan 34 yaş üstü kadınlar, puanlarının yüksek olmaması durumunda hiçbir programa yerleşemeyebileceklerdir. Mezun olanlar bu kontenjanlara yerleştirilmeyecek olup bir ön lisans programından mezun olanlar ise sadece lisans programları için ayrılan kontenjanlardan yararlanabileceklerdir.
*1 Ocak 2024 tarihi itibarıyla 34 yaşını tamamlamış kadınlardan Aday Başvuru Formunun “34 YAŞ ÜSTÜ KADIN KONTENJANLARINDAN FAYDALANMAK İSTİYORUM” alanını işaretleyenler/işaretlemeyenlerin de tercih ekranında yer alan bu bilgi alanında kendilerine uygun seçeneği işaretlemeleri gerekmektedir.
6- Hukuk, Mimarlık, Mühendislik,Tıp,Diş Hekimliği,Eczacılık, Ve Öğretmenlik Programlarına Başvurabilmek İçin En Düşük Başarı Sırası Nedir?
* Hukuk programlarına yerleştirme işlemlerinde EA En düşük 125 bininci (125.000)
*Mühendislik programlarına yerleştirme işlemlerinde (Orman, Ziraat, Tarım Bilimleri ve Teknolojileri, Su Ürünleri/Su Bilimleri Fakülteleri programları ile Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği, Biyosistem Mühendisliği, Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği, Su Ürünleri Mühendisliği, Su Ürünleri Endüstrisi Mühendisliği programları hariç; Ziraat Fakültelerinin Gıda Mühendisliği programları dâhil) SAY En düşük 300 bininci (300.000)
*Mimarlık programlarına yerleştirme işlemlerinde SAY En düşük 250 bininci (250.000)
*Tıp programlarına yerleştirme işlemlerinde SAY En düşük 50 bininci (50.000)
* Öğretmenlik programlarına yerleştirme işlemlerinde (Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık programı dâhil) İlgili Puan Türünde En düşük 300 bininci (300.000)
*Eczacılık programlarına yerleştirme işlemlerinde SAY En düşük 100 bininci (100.000)
* Diş Hekimliği programlarına yerleştirme işlemlerinde SAY En düşük 80 bininci (80.000)
7-Kılavuzdaki Tablo- Ve Tablo -4 Kısımlarını Öğrenciler Nasıl Değerlendirmelidir?
Tablo- 3 Merkezi Yerleştirme İle Öğrenci Alan Yükseköğretim Ön Lisans Programlarını,
Tablo -4 ise Merkezi Yerleştirme İle Öğrenci Alan Yükseköğretim Lisans Programlarının yer aldığı tablodur.
8-Okul 1.Liği Olan Adaylar,
Okul 1.lik kontenjanından sadece 12.sınıfta yararlanabilirler. Mezun bekleyen bir öğrenci bu haktan yararlanamaz.
9-Öğrenciler Liseden Hangi Alandan Mezun Olursa O Bölümden Mi Tecih Yapmak Zorundalar?
Hayır, adaylar hangi yerleştirme puan ve sıralamasıyla tercih yapmak isterse onu esas alabilir. Tercih listesinde her puan türünden program seçebilir.
10-Yerleştirme Sonuçları Nasıl Duyurulacaktır?
Yerleştirme sonuçları, internet (https://sonuc.osym.gov.tr) ve mobil uygulaması aracılığıyla adaylara duyurulacaktır. Sonuç belgesi basılmayacak ve adayların adreslerine gönderilmeyecektir. İnternet sayfasındaki duyurular, sonuç bilgileri adaylara tebliğ hükmündedir. Yurt dışındaki üniversitelere yerleştirilen adaylar için, gerekli olduğunda ve adayın müracaatı üzerine yerleştiği programı gösteren bir yazı verilecektir.
11-Yükseköğretim Programlarına Kayıt İşlemleri
YKS sonuçlarına göre bir programa kayıt hakkı kazanan adayların kayıt işlemleri 19-23 Ağustos 2024 tarihleri arasında yapılacaktır. Elektronik kayıtlar ise 19-21 Ağustos 2024 tarihleri arasında yapılacaktır.
12-Ek Yerleştirme Nasıl Yapılacaktır?
Yükseköğretim programlarına kayıt işlemleri tamamlandıktan sonra boş kalan kontenjanlar üniversitelerce ÖSYM’ye bildirilecektir. Yükseköğretim programlarının 2024-YKS sonuçlarına göre yapılan genel yerleştirme sonunda boş kalan veya kaydolmama nedeniyle dolmayan kontenjanlarına ÖSYM tarafından merkezî olarak ek yerleştirme yapılacaktır. Merkezî yerleştirmede bir yükseköğretim programına yerleştirilen adaylar, ek yerleştirme için başvuramayacaktır. Ek yerleştirmede; ön lisans ve lisans programlarına merkezî genel yerleştirmedeki en küçük puanlarının altında puanı olan aday yerleştirilmeyecektir.