Hepimizin bildiği üzere, bugünün piyasasında çeşitli mal ve hizmet alımları, nakit ihtiyacı çekildiğinde hesabını bilen kişiler için can simidi vazifesi görmektedir. Para sağlayıcıların kâr ettikleri, talep edicilerin ise ihtiyaçlarını giderdikleri bu sistemde, genel itibariyle karşılıklı bir çıkar durumundan bahsetmek yanlış olmayacaktır. Sisteme bu açıdan bakıldığında, dile kolay gelse de para dediğimiz olgunun alışverişi her zaman için her kesimde güven unsuruna dayalı soru işaretleri doğurmaktadır. Kredi sisteminin işleyişini ele aldığımızda, para sağlayıcılarını hayır kurumu, talep edicileri de müjdelenmiş insanlar gibi düşünmemek gerekir. Bankalar, doğal olarak, her elini kolunu sallayarak giren kişiye kredi vermemektedir. Kredi talep edicisinin önceki ödeme durumlarını, mal varlığını, cezai durumunu, borçluluğunu, gelir düzeyini; kısacası borcunu geri ödeyebilme güvenilirliğini ölçerek para sağlamaktadırlar. Bunun neticesinde ise borcun ödenme ya da gecikme durumuna göre kredi kullanıcılarına belirli bir puan oluşturmaktadır. Peki bireylerin parasal ihtiyaçları olabiliyorsa daha büyük çaplı oluşumların olamaz mı? Devletler ya da uluslararası şirketler de borçlanma içerisine girebilmektedir. Piyasalarda ise bunun olması ve belirli bir düzene oturtulması karşılığında oluşturulan kavramın adı CDS (Credit Default Swap) yani kredi temerrüt riskidir. Bu tabir için borcun sigortalanması demek yanlış olmayacaktır. CDS’e konu olan oluşumun borç ödeyememe riskinin piyasalarca satın alınarak yine bu riskin piyasaya dağıtılmış olduğu bu sistem, profesyonel yatırımcıların kararlarında büyük rol oynamaktadır. Büyük çaplı para sağlayıcı kuruluşlar, yatırım ve sigorta firmaları bu kavramı metalaştırarak hem yatırımcıların hem de para sağlayıcıların hizmetine sunmuşlar; kredi derecelendirme kuruluşları ise bu metanın çeşitli regresyonel hesaplama araçları ile ölçülebilmesine olanak sağlamışlardır. Bir örnek ile açıklayacak olursak, diyelim ki bir ülke borçlanma içerisine girdi ve bu girmiş olduğu borcun ödeme tarihini üç ay sonrasına belirledi; fakat günü geldiğinde bu borcu ödemeyerek temerrüde düştü. Bu durumda, bu ülke bu borcu ödemese dahi, CDS kontratı sağlayıcı olan kuruluş bu borcu ödemekle yükümlüdür. Bir kurum, kuruluş ya da ülkelerin CDS priminin yüksek olması, borçlarını ödeme konusunda kötü olduklarını ve yatırımcıların aldıkları riskin yüksekliğini; düşük olması ise borç ödemeleri konusunda iyi ve yatırımcıların aldıkları riskin düşüklüğünü ifade etmektedir.
GÜNDEM
8 saat önceGÜNDEM
8 saat önceGÜNDEM
8 saat önceGÜNDEM
3 gün önceGÜNDEM
3 gün önceGÜNDEM
4 gün önceGÜNDEM
4 gün önce